makalelerim

ÖLÜMÜ KABULLENMEK

 

ÖLÜMÜ KABULLENMEK
 
Zalim günahkar,gaddar insanlar gayet refah ve rahat içinde.Mazlum ve dindar insanlar ise
Zulmet ve zillet içinde ömür geçiriyorlar.Sonra ölüm gelip ikisini eşit kılıyor diyor Bediüzzaman.İyi ki ölüm var diyoruz ve mazlumlar seviniyor ölüm var diye.Ölüm olmasa
Bu zalimlerle eşitlenme şansına sahip olabilir miydi mazlumlar?
Tolstoy; “hayatı anlamayanlar,ölümü hatırlamayı arzu etmezler”.hayata hak ettiğinden fazla güvenmemeli insan.Gülün adeti solmak,insanın adeti ölmek değil mi? Her insan bir gün öleceğini bilmeli.Ayakları üzerinde durabilen,biraz sağlığı üzerinde, işleri tıkırında,keyfi yerinde olanın geleceğe güveni tamdır.Genelde sağlık yerinde iken,hele iman fakiri ise,daha
Da sığlaşır düşüncesi.Ölümü düşünmekten ve kabullenmekten uzaklaşır kalbi.
Ölümü kabullenmek,hayata ve ileriye ümitle bakmayı engeller.Uğruna verdiği amansız hayat mücadelesini bırakır.Elindekilerin emanet olduğunu anlar. “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için,yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışın” demektedir Hz.Muhammed (s.a)
Ölümün ne zaman,hangi saat ve günde geleceğini bilemeyiz.isteriz ki ölüm olmasın.Hayat var oldukça ölüm olgusu-gerçeği hep devam edecektir.
 
Kişilerin istemediği ansızın gelen ölüm,isyan çığlıkları attırır bize.Ölümü kabullenmek istemez insan.Sevdiklerinden ayrılmak,canını vermek istemez.Hayat tatlıdır.Can tatlıdır.
Ölümü ve sonsuz hayatın varlığını ifade eden ahireti kabul edemeyen kişi,ölüm fikrinin her karşısına çıkışta kaçmaya ve soğuk terler dökmeye başlar.
 
Hayatınızın bir evresinde eğer beyninize dank ettirecek vakıa gelişirse;depremden kıl payı kurtulma,trafik kazasından canlı çıkma,kanser vb. hastalılarda ölüm sizi teğet geçtiyse siz işte o zaman sonsuz yaşama biraz daha fazla inanmaya ve kabullenme eğilimi içinde oluyorsunuz.
Kafanızı ellerinizin arasına alıp,ben sonsuz yaşamayacağım.Ölüm var diyecek ve hayatına dün geçti,bugünde geçiyor,yarına erişeceğimse meçhul diyerek kendini öbür tarafa hazırlama ihtiyacı hissediyor.Onu düşünmese bile insansı duruşunu daha kamil seviyeye çıkarıyor.
Fakat ilerleyen zamanlarda insan yine yaşamın sahtelikleri arasında oyuna dalıyor ve yaşadıklarını,amaçlarını unutuyor.
 
Dr.Kubler Ross,200’e yakın hastası üzerinde yaptığı görüşmelerden şu sonuçları çıkarıyor.
*öleceğini bilen yada hisseden insanlar,önce ölümü kabullenemiyor,sonra öfke duyuyor,öfke aşamasından sonra içsel pazarlık aşamasına geçiyor.Son olarak depresyona girip buradan da ölümü anca kabullenebiliyor.
*fakat Allaha iman eden insanlar ölümü daha çabuk kabulleniyor.İnanmayan kişinin ölüm gerçeğini kabullenmesi neredeyse imkansızlaşıyor.
 
Hayatla ölüm ayrılmaz ikilidir.Biri olmazsa diğeri de olmaz.İnsan ölmeden kendine mezar yeri ayarlar ama kendini öbür tarafa hazırlamaz.Çeşitli nedenlerle kabir kapısına bıraktıklarımızın ardından ağlarız da ölüm gerçeğine yine de ruhumuzla birlikte hazırlanmayız.
Ölen ölmüş ve biz hayata dönmüş oluruz mezar kapısıdan.
“Allah,eceli geldiğinde hiç kimseyi ertelemez.Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”(münafikun suresi 11)
“sonunda onlardan birine ölüm gelince;Rabbim! Beni geri çevir,belki terk ettiğim dünyada iyi işler yaparım.”der.Hayır! bu onun söylediğini boş bir sözdür.Arkalarında,tekrar diriltilecekleri
güne kadar onları geriye dönmekten alıkoyan bir engel vardır.”(mu’minun suresi 99-100)
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol